Turkish – International Women* Space https://iwspace.de Feminist, anti-racist political group in Berlin Thu, 18 Mar 2021 14:22:01 +0000 en-US hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.6.2 https://iwspace.de/wp-content/uploads/2022/11/cropped-hand-purple-small-32x32.png Turkish – International Women* Space https://iwspace.de 32 32 Berlin’de 25 Kasım: “Marielle Franco presente! Jin jîyan azadî!” https://iwspace.de/2018/12/berlinde-25-kasim/ Fri, 14 Dec 2018 15:33:52 +0000 http://iwspace.de/?p=67692 25 Kasım Almanya’da bilinen bir gün değil. Yegane 25 Kasım yürüyüşünü de göçmen kadınlar düzenliyor

Bu soğuk pazar sabahı on beş kadar kadın Berlin’de bir atölyede birlikteyiz. Hep birlikte 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı dayanışma günü düzenleyeceğimiz yürüyüş için pankartlarımızı hazırlayacağız. Türkiye, Brezilya, Almanya, Güney Kore, İtalya, İspanya, Arjantin ve diğer ülkelerden kadınlar hep birlikte işe koyuluyoruz. En gencimiz 3 yaşında…

25 Kasım yürüyüşünü düzenlemek için haftalardır Berlin Enternasyonalist Feministler Birliği olarak hazırlık toplantıları yapan ve bugün de bir kısmı pankartları yazmak ve boyamak için toplanmış olan bizler, Almanya’da göçmen veya mülteci kadınlarız.

Pankartları hazırladığımız atölye “Mietshäuser Syndikat” inisiyatifine bağlı bir kolektife ait. Almanya’da bir süredir yaşamama rağmen bu Syndikat’yı ilk kez duyuyorum. İtalyan feminist arkadaşlarımızdan bazılarının yaşadığı Berlin’in Friedrichshain semtinde bir avlu etrafındaki 3 binadan oluşan bu yer, öz örgütlenmeci ve ekolojik bir birlikte yaşam kolektifi. 2012’de binaların onarımı ve yeniden düzenlenmesi ile başlayan serüvenleri bugün dokuzu çocuk 55 kişinin birlikte yaşadığı bir kolektife hayat vermiş. Giriş katında ayrıca atölyesini bugün bizim kullandığımız bir sanatçılar kolektifi, kadınların öz savunma eğitimleri de dahil çeşitli savunma sporları çalışmaları yapılan bir spor kulübü ve politik toplanmalara ev sahipliği de yapan Zielona Gora isimli bir bar var.

Berlin Enternasyonalist Feministler Birliği, çeşitli dernek ve gruplardan kadınların 25 Kasım ve 8 Mart yürüyüşlerinin düzenlemesi için bir araya gelmesi ile oluşmuş bir birlik aslında. Benim de azar azar içinde yer aldığım International Women’s Space, İtalyan feministlerin emek verdiği Berlin Migrant Strikers, Güney Koreli feminist kadınları bir araya getiren “AG Trost Frauen”, Kürt kadınların örgütlendiği Destan, Sosyalist Kadınlar Birliği, Latin Amerikalı göçmen kadınların biraraya geldiği “Ni una menos” ve toplantılara bağımsız olarak katılan çeşitli kadınlar var. Yani iş üzerinden bir araya gelmiş olan, dünyanın dört köşesinden göçmen ve mülteci feministler.

Tüm diğer ülkelerde olduğu gibi Almanya’da kadına yönelik şiddet tüm yakıcılığı ile devam ediyor. UN Women verilerine göre Almanya’da 18-74 yaş arasındaki kadınların %29’u hayatında en az bir kez fiziki veya cinsel şiddete maruz kalmış. Evlilik içi tecavüz Almanya’da 1997 yılında suç olarak kabul edilmiş. Ceza yasasında cinsel şiddet suçu tanım olarak 2016’da yapılan değişiklikle İstanbul Sözleşmesi’ne uygun hale getirilmiş. Bu değişikliğin gerçekleşmesinde kadın örgütlerinin bir koalisyon halinde örgütlediği “Hayır Hayır Demektir!” kampanyasının çok büyük etkisi olmuş.

Bununla birlikte 25 Kasım Almanya’da bilinen bir gün değil. Yegane 25 Kasım yürüyüşünü de göçmen kadınlar düzenliyor. Yürüyüşün organizasyonu için Berlin Enternasyonalist Feministler Birliği önceki aylar boyunca haftalık toplantılar yapıyor. İşler, komisyonlar oluşturularak yürütülüyor. Türkiye’deki hazırlıklarımıza benziyor ama tabii ciddi farklar da var.

Eylem sırasında güvenliğimizi bir kadın dövüş ve savunma sanatları kulübü sağlıyor. Büyük çoğunluğu Almanya’da henüz birkaç senedir yaşayan kadınlardan oluşan Berlin Enternasyonalist Feministler Birliği, hem 25 Kasım hem de 8 Mart eylemlerini örgütlemek için en büyük finansal desteği üniversitelerdeki öğrenci birlikleri Asta’lardan alıyor. Öğrencilerin ödedikleri harçlardan belirli bir miktarı Asta’lara gittiği için bu birliklerin sağlam sayılabilecek bir bütçeleri var. Ancak bu birliklerin profili, üniversitede hakim öğrenci profiline göre geliştiğinden Almanya genelinde liberal ve sağ çizgide Asta’lar da var.

Alman feministler ile göçmen feministler arasında kopukluk olduğu toplantılarda ara ara dile getiriliyor. Her iki grup da birbirinin gündemlerinden çok haberdar değil. Ancak Berlin Enternasyonalist Feministler Birliği büyüdükçe toplantılara daha çok Alman feminist gelmeye başlamış. Birlikte iş yapmak isteyen Alman feministlerin çoğu genç. Dünyanın dört bir yanından örgütlenme, iş yapma, direnme ve sokakta protestoya dair çeşitli tarz ve deneyimleri bir araya getirmeye çalışıyoruz. Oldukça başarılı olduğumuzu söyleyebilirim. Ama tabii asıl önemli olan bu renkli birlikteliği dökeceğimiz potanın, çıkacağımız sokakların, yani Berlin ve Almanya’nın tarihi ve deneyimleri. Protestomuzun şeklini ve gücünü bizlerin enerjisi dışında bu yeni ev sahibi ülkenin tarz ve enerjisi de belirliyor.

Almanya, 1911’de Dünya Kadınlar Günü yürüyüşlerinin ilk yapılmaya başlandığı sayılı ülkelerden biri olmuş. 1933-1945 arasında Hitler tarafından bu kutlama ve yürüyüşler dünya kadınlar gününün sosyalist arka planı gerekçe gösterilerek yasaklanmış ve bunun yerine anneler günü resmi tatil ilan edilmiş. Savaş sonrası Doğu Almanya Cumhuriyeti’nde anneler gününün yerine, dünya kadınlar günü yeniden resmen ilan edilmiş. Batı Almanya’da ise anneler günü kutlamaları ön planda devam ederken 8 Mart, 1980’lere kadar büyük ölçüde sessizlik içinde geçmiş, unutulmuş.

80’ler ve 90’larda Berlin başta olmak üzere kadın yürüyüşleri yapıldığını anlatıyor Alman feminist arkadaşlarımız. Ancak nedense son beş yıldır 8 Mart yürüyüşlerini karma olarak erkeklerle birlikte yapıyor Alman feminstler. Doğu Almanya’da ise kadınlar 8 Mart’ı 80 öncesi dönemdeki geleneğinin bir devamı olarak yürüyüş, protesto veya panellerin düzenlendiği bir gün olarak değil, kadınların dinlendiği, çalışmayarak arkadaşlarıyla yemeğe veya eğlenmeye gittikleri bir gün olarak geçiriyorlar. Berlin’de sadece kadınların katıldığı tek 8 Mart yürüyüşünü göçmen ve mülteci kadınlar düzenliyor. Bu yürüyüşe bazı Alman feminist gruplar da katılıyor. Ancak Alman feminist grupların büyük çoğunluğu aynı gün yapılan karma yürüyüşte yer almayı tercih ediyorlar.

Haftalarca süren hazırlıklar sonucunda 25 Kasım yürüyüşü—tahmin ettiğimiz üzere— göçmen ve mülteci kadınların ana gövdeyi oluşturması, ancak Alman feministlerin de bir miktar katılım göstermesiyle çok büyük, bir önceki seneye göre daha kalabalık, güçlü ve renkli geçiyor. Elbette Türkiye’dekilerle hiçbir şekilde karşılaştırılamaz.

Güney Koreli kadınlar Japon ordusu tarafından seks kölesi olarak kullanılan Koreli kadınlar ve IŞİD tarafından kaçırılmış olan Ezidi kadınlar için slogan atıyor. Brezilyalı kadınlar ülkelerinin üzerine kabus gibi çöken yeni devlet başkanı Bolsonaro’ya karşı müzik eşliğinde dansederek sloganlarla yürüyorlar. Kürt kadınların yanı sıra kortejin en güçlü ve renkli grubu kesinlikle onlar. Geçtiğimiz Mart ayında siyasi bir suikaste kurban giden Rio de Janeiro kent meclisi üyesi sosyalist ve feminist Marielle Franco için dünyanın dört bir yanından gelerek Berlin’de yolu kesişen feministler hep birlikte bağırıyoruz: “Marielle Franco presente!” (Daniele Franco burada!) ve hemen ardından aynı coşkuyla bir ağızdan ekliyoruz “Jin jîyan azadî!”

Zeynep Kıvılcım

Kaynak: Çatlak Zemin

]]>
GÖÇ BAĞLAMINDA ÖZ ÖRGÜTLENME VE FEMİNİST ÇALIŞMA https://iwspace.de/2018/06/p6-tr-goec-baglaminda-oez-oerguetlenme-ve-feminist-calisma/ Thu, 28 Jun 2018 12:45:48 +0000 http://iwspace.de/?p=66477

GÖÇ BAĞLAMINDA ÖZ ÖRGÜTLENME VE FEMİNİST ÇALIŞMA

KONFERANS | ALMANYA'YA GELDİĞİMDE | EKİM 2017 | BERLIN

KONFERANSALMANYA'YA GELDİĞİMDEEKİM 2017 | BERLIN

Kendini tanımlama ve karşılıklı güçlendirmeye giden yol: Kadınlar gruplar ve inisiyatiflerle yaptıkları politik çalışmaları anlatıyor. Birbirinden farklı kuşaklara alanlar yaratmak için yürüttükleri bu süreci tarif edecek ve ortak bir çalışma üzerine perspektifler sunacaklar.

PANEL FOTOĞRAFLARI

KONUŞMACILAR & MODERATÖRLER

Konuşmacılar ve moderatörler hakkında Almanca ve İngilizce olarak hazırlanmış bilgiye ulaşabilirsiniz:

Gülşen Aktaş widmet ihr Leben dem politischem Aktivismus und der Frauenarbeit in Deutschland. Geboren in Dersim, wurde sie Grundschullehrerin in der Provinz Diyarbakır. Im Alter von 20 Jahren folgte Gülşen ihrer Mutter Şirin nach Deutschland, studierte Politikwissenschaft und arbeitete in einem der ersten Frauenhäuser in Berlin und war bei verschiedenen Immigranten- und Frauenprojekte tätig. Sie war aktives Mitglied von Schabbeskreis und war und ist in verschiedenen Frauengruppen vernetzt. Seit 2007 ist sie Leiterin von HUZUR, der ersten interkulturelle Freizeitstätte in Berlin, die von SeniorInnen aus ca. 30 Ländern frequentiert wird.

Gülşen Aktaş has dedicated her life to activism and to working with women in Germany. Born in Dersim, she trained as a primary school teacher in the province of Diyarbakir. At the age of 21 Gülşen followed her mother Şirin to Germany, where she studied political sciences and worked in one of the first women's shelters in Berlin as well as in several immigrant and women's projects. She was an active member of ""Schabbeskreis"" and is part of several women networks. Since 2007 she has been the director of ""huzur"", the first intercultural recreational center in Berlin, which is frequented by elderly people from about 30 countries.

Kook-Nam Cho-Ruwwe wurde am 30. November 1948 in Kimcheon, Südkorea geboren und hat, bevor sie 1970 als Arbeitsmigrantin nach Deutschland kam, ihre Berufsausbildung als Krankenschwester absolviert. Über 40 Jahren war sie in verschiedenen medizinischen und pflegerischen Einrichtungen erwerbstätig. Sie ist Gründungsmitglied der koreanischen Frauengruppe in Deutschland und Vorstandsvorsitzende im Dachverband der Migrantinnenorganisationen (DaMigra e.V.). Sie beschäftigt sich mit Themen wie dem Pflegenotstand in Deutschland seit Ende der 1950er Jahre, der Anwerbung asiatischer Krankenschwestern aus Indien, den Philippinen und Korea und der Zwangsrückkehr asiatischer Krankenschwestern in ihre Herkunftsländer. Dabei organisiert sie verschiedene Widerstandsaktionen und hat für unkündbare Bleibe- und Arbeitsrechte in den Verwaltungsvorschriften zum Ausländergesetz gekämpft.

Kook-Nam Cho-Ruwwe was born on the 30th November 1948 in Kimcheon, South Korea. She completed her vocational training as a nurse before coming to Germany in 1970, after which she worked in various medical and nursing facilities for over 40 years. She is a founding member of the Korean Women’s Group in Germany and chairwoman of the umbrella organization of female migrant organizations (DaMigra e.V.). She is concerned with issues such as the shortage of nurses in Germany since the end of the 1950s, the recruitment of Asian nurses from India, the Philippines and Korea, and the forced return of Asian nurses to their countries of origin. As well as working on these topics, she has organised various resistance campaigns and has fought for irredeemable residence and workers‘ rights to be inscribed in German immigration law.

Seher Yeter wurde 1971 in Erzincan geboren. Sie zog im Alter von vier Jahren mit ihrer Familie nach Istanbul. Sie absolvierte die Grund- und Sekundarschule und zur Hälfte die Hochschule. Dann begann sie in der Textilindustrie in der Qualitätskontrolle zu arbeiten. Neben der Arbeit in der Textilindustrie setzte sie sich aktiv für den Frauenkampf, für Frauenrechte und Frauenfreiheit ein. Um sich in diesem Bereich fortzubilden, lernte sie von den Erfahrungen der Frauen in ihrem Land und anderen Teilen der Welt zu lernen. Sie lebt seit 17 Jahren in Deutschland und arbeitet hier weiterhin als Teil des Kampfes zur Befreiung der Frau. Sie ist aktiv im Verein Sozialistischer Frauen (SKB) und macht aufmerksam auf die Wichtigkeit des internationalistischen Frauenkampfes.

Seher Yeter was born in 1971 in Erzincan. She moved to Istanbul with her family when she was 4. She went to primary and secondary school, and completed half of high school. Then she started to work in quality control in the textile industry where she worked for a long time. Besides her work in textile factories, she was active working for the women's struggle, women's rights and women's freedom. In order to gain more knowledge in these topics, she learned to learn from the experiences, lives and struggles of the women in her country and the women in other parts of the world. She has been living in Germany for 17 years and she a part of the women's liberation struggle in Germany. She is active in the Socialist Women Association (SKB) and draws attention to the importance of the cause for the Internationalist women's struggle.

Saboura M. Naqshband studierte Arabistik, Politikwissenschaft und Sozial- und Kulturanthropologie in London, Kairo und Berlin. In Berlin und bundesweit ist sie als Antidiskriminierungs- und Empowerment-Trainerin tätig, darunter für Gladt e.V., Verein für LSBTI*Q-Geflüchtete und Migrant*innen, und als Übersetzerin für w_orten und meer gmbh (Verlag für antidiskriminierendes Handeln). Sie arbeitet v. a. zu den Themen (anti-muslimischer) Rassismus, Muslimischer Feminismus und Religion, Gender und Sexualität. Außerdem engagiert sie sich global in intersektionalen, feministischen Bündnissen und für die südasiatische Diaspora in Europa. Sie ist als Projektreferentin bei DaMigra für die Bereiche Projektmanagement, Vernetzung mit MSOs und Networking zuständig.

Saboura M. Naqshband studied Arabic Studies, Political Sciences and Social- and Cultural Anthropology in London, Kairo and Berlin. In Berlin and throughout Germany she works as an anti-discrimination and empowerment trainer, e.g. for Gladt e.V., association for LGBTI* refugees and migrants and as a translator for w_orten und meer gmbh [w_ords and sea corporation], an anti-discriminatory action publisher. She works particularly on topics such as (anti-Muslim) racism, Muslim feminism and religion, gender and sexuality. Moreover, she is active worldwide in intersectional feminist alliances and in the South Asian diaspora in Europe. As a project consultant at DaMigra she is responsible for the areas of project management, connecting with MSOs and networking.

PANELİSTLERİN GÖRÜNTÜLERİ

ÜBER DIE KONFERENZALMANYA'YA GELDİĞİMDE

International Women Space (IWS) Ekim 2017’de Berlin’de iki gün süren bir konferans düzenledi. Konferansta, misafir işçi olarak Batı Almanya’ya gelmiş kadınlar, Doğu Almanya’ya sözleşmeli işçi olarak gelmiş kadınlar, Almanya’nın birleşmesinden sonra gelmiş göçmen ve mülteci kadınlar ve ayrıca ırkçılığa uğramış Alman kadınlar altı panelden oluşan tartışmalarda deneyimlerini paylaştılar.

Katılımcılar, Almanya’ya geliş öykülerini, kadın olarak bu ülkedeki çalışma ve yaşam koşulları ile politik örgütlenme hakkındaki deneyimlerini paylaştılar. Bu deneyimlerin anlatılmasıyla farklı kuşaklardan göçmen kadınlara dair bilgiyi bir araya getirmeyi, karşılaştırmayı ve tarihsel bağlamda değerlendirmeyi amaçladık. Kadınlar olarak bizler, kişisel ve ortak deneyimlerimizi birbirimizle paylaşabileceğimiz bir alan istiyoruz. Ayrıca, ırkçılık, cinsiyetçilik ve yabancı düşmanlığı nedeniyle sesleri çoğunlukla duyulmak istenmeyen göçmen kadınların birer kurban olarak gösterilmesine de itiraz ediyoruz.

Çoğunlukla yapılanın aksine biz ırkçılığa maruz kalan göçmen, mülteci ve Alman kadınların sadece sorunları üzerine olan yaygın anlatıma karşı çıkarak kadın olarak işyerinde, toplumda ve devlet baskısına karşı sergilediğimiz farklı ve çok yönlü direniş biçimlerini göstermeyi amaçladık.

Büyük bir başarıydı! Konferans öncesinde, süresince ve sonrasında konferansa gösterilen tepkiler bizi fazlasıyla heyecanlandırdı ve bize ilham verdi. Konferansın her bir gününde biraraya gelen 250 kadın, Almanya’daki direnişleri ve siyasi mücadeleleriyle ilgili deneyimlerini paylaştı ve Doğu, Batı ve birleşik Almanya’daki farklı nesillerden kadınlar birbirlerinin tarihlerini öğrendi. Ayıca bu kadınlar birbirlerini tanımaya başladılar ve dil engeline rağmen Almanca, İngilizce, Arapça, Farsça, Türkçe ve Vietnamca olmak üzere altı dile ardıl çeviri sayesinde birbirleriyle ağ kurdular. Açıklık ve dayanışma atmosferi vardı, bu sayede hem konuşmacılar hem de katılımcılar kişisel deneyimleri hakkında özgürce konuşabildiler.

Katılımcılardan gelen geri bildirimler, böyle bir etkinliğin çok gerekli olduğunu ve sürekli deneyim paylaşımı, politik eylem ve ağ kurma yönünde güçlü bir istek olduğunu gösterdi. Konferansı bir başlangıç noktası olarak görüyoruz ve bir sonraki adımı dört gözle bekliyoruz …

KONFERANS FOTOĞRAFLARI | 2. GÜN

]]>
ALMAN AMA GÖÇ(MEN) KÖKENLİ https://iwspace.de/2018/06/p5-tr-alman-ama-goecmen-koekenli/ Thu, 28 Jun 2018 11:44:20 +0000 http://iwspace.de/?p=66472

ALMAN AMA GÖÇ(MEN) KÖKENLİ

KONFERANS | ALMANYA'YA GELDİĞİMDE | EKİM 2017 | BERLIN

KONFERANSALMANYA'YA GELDİĞİMDEEKİM 2017 | BERLIN

“Alman ama göç(men) kökenli” tanımı aslında ne anlama geliyor? Neden bu şekilde tanımlanan insanlar sadece Alman olarak görülmüyor ve kabul edilmiyor? “Göç(men) kökenli” olarak adlandırılan iki kadın, onları “gerçek” beyaz Almanlardan sınırlandırmak için kullanılan bu ırkçı yabancı tanımı üzerine konuşacaklar. Ayrıca bu ayrımcılık türünün kendi Alman kimlikleri üzerine nasıl bir etki bıraktığını anlatacaklar.

PANEL FOTOĞRAFLARI

KONUŞMACILAR & MODERATÖRLER

Konuşmacılar ve moderatörler hakkında Almanca ve İngilizce olarak hazırlanmış bilgiye ulaşabilirsiniz:

Lahya (Stefanie-Lahya Aukongo) is a black intersectional freelancer. She is an artist, author, poet, curator, disseminator, photographer, activist, workshop facilitator and singer. Too much for a short life? Obviously not! In Lahya’s life almost everything revolves around reality molecules that are lovingly as well as socio-critically strung together, cloaked in singing, photography and/or poetry. Within her lives a black, social disability affected, neurodiverse, emotionally inexhaustible, queer, phat-is-beautiful, multiplesurviving academic, artist and activist with a German passport. A royal, eastern, white and female-socialized, poly-lo_ving cis_femme of middle class, with sufficient financial means, enough hair on her head and a big heart (estate/status/dated: september 2017).She lives in letters and addresses topics like decolonialization, dreams and trauma, self_love, intersectionality, healing, privileges, identiti_es and, especially, warm strawberry ice cream.

Lahya (Stefanie-Lahya Aukongo) ist eine Schwarze, intersektionelle Freiberuflerin. Sie ist Künstlerin, Autorin, Poetin, Kuratorin, Multiplikatorin, Fotografin, Aktivistin, Workshop-Teamerin und Sängerin. Zu viel für ein kurzes Leben? Ganz klar: Nein! In Lahyas Leben dreht sich fast alles um liebevoll sowie gesellschaftskritisch angereihte Realitätsmoleküle, diese sind ummantelt mit Gesang, Fotografie und_oder Poesie. In ihr wohnt eine Schwarze, von gesellschaftlicher Behinderung betroffene, neurodiverse, von unerschöpflichen Emotionen getragene, queere, phat-is beautiful, mehrfachüberlebende Akademikerin, Künstlerin und Aktivistin mit deutschem Pass. Eine königliche, ost, weiß, und weiblich sozialisierte, poly-li_ebende cis_Femme aus der Mittelschicht, mit aus_reichend finanziellen Mitteln, angemessen vielen Haaren auf dem Kopf und mit großem Herz. (Stand: September 2017)Sie lebt Buchstaben und beschäftigt sie sich mit Themen wie Dekolonialisierung, Traum(a), Selbst_Liebe, Intersektionalität, Heilung, Privilegien, Identität_en und ganz besonders warmes Erdbeereis.

Tülin Duman, geboren 1978 ist eine Queer- und Menschenrechtsaktvistin und Geschäftsführerin von Südblock. Tülin Duman engagiert sich seit vielen Jahren in diversen Projekten gegen Sexismus, Homo- und Transphobie, sowie gegen Rassismus – zunehmend auch im musikalisch künstlerischem Bereich. „Mehrdimensional denken, multiperspektivisch handeln“ ist dabei ihre Linie. Sie ist Mitinhaberin und Geschäftsführerin des Berliner Veranstaltungsortes Südblock – Showbühne, Bar, Nachbarschafts- und Begegnungsort in Kreuzberg. Seit 2010 organisiert sie dort Diskussionsveranstaltungen, Konzerte und queer-feministische Partyreihen. Einen besonderen Fokus legt sie bei ihrer Arbeit auf den Rassismus und Sexismus innerhalb der queeren Szenen. ©Hassan

Born in 1978, Tülin Duman is a queer and human rights activist and the chief executive officer of Südblock. For many years Tülin Duman has been engaged in various projects against sexism, homo- and transphobia, as well as racism, and increasingly in the musical and artistic domain. „Think multidimensionally, act multiperspectively“ is her take on these issues. She is co-owner and chief executive officer of the event location Südblock, a showstage, bar, neighborhood meeting place and venue in Kreuzberg. Since 2010 she has organized discussions, concerts and queer-feminist party series. A special focus of her work is on racism and sexism within the queer scene. ©Hassan

Clementine Ewokolo Burnley ist in der ehemaligen deutschen Kolonie Kamerun geboren und in Großbritannien und Kamerun aufgewachsen. Sie ist Autorin, Vollzeit-Mutter und gleichzeitig ein Mensch der arbeitet. Sie lebt heute mal hier, mal da, mal anderswo. Sie freut sich über Räume und Momente, um authentische Erzählungen zu begleiten, die hegemonisches Wissen erschüttern. Sie ist meistens beim Migrationsrat Berlin zu finden, schreibt auf ezibota.com und twittert als @decolonialheart.

Clementine Ewokolo Burnley is a Cameroonian, British, African, European writer, 24 hours a day mother and community worker. She writes about loss, survival, cultural hybridity, mostly recently in Witnessed seriesVersal Journal, The Feminist Wire, Parabola Magazine and The Bristol Prize Anthology 2017, Clementine lives and writes between lots of different places. You can find her at the the Migration Council of Berlin, blogging on ezibota.com or on Twitter at @decolonialheart

PANELİSTLERİN GÖRÜNTÜLERİ

ÜBER DIE KONFERENZALMANYA'YA GELDİĞİMDE

International Women Space (IWS) Ekim 2017’de Berlin’de iki gün süren bir konferans düzenledi. Konferansta, misafir işçi olarak Batı Almanya’ya gelmiş kadınlar, Doğu Almanya’ya sözleşmeli işçi olarak gelmiş kadınlar, Almanya’nın birleşmesinden sonra gelmiş göçmen ve mülteci kadınlar ve ayrıca ırkçılığa uğramış Alman kadınlar altı panelden oluşan tartışmalarda deneyimlerini paylaştılar.

Katılımcılar, Almanya’ya geliş öykülerini, kadın olarak bu ülkedeki çalışma ve yaşam koşulları ile politik örgütlenme hakkındaki deneyimlerini paylaştılar. Bu deneyimlerin anlatılmasıyla farklı kuşaklardan göçmen kadınlara dair bilgiyi bir araya getirmeyi, karşılaştırmayı ve tarihsel bağlamda değerlendirmeyi amaçladık. Kadınlar olarak bizler, kişisel ve ortak deneyimlerimizi birbirimizle paylaşabileceğimiz bir alan istiyoruz. Ayrıca, ırkçılık, cinsiyetçilik ve yabancı düşmanlığı nedeniyle sesleri çoğunlukla duyulmak istenmeyen göçmen kadınların birer kurban olarak gösterilmesine de itiraz ediyoruz.

Çoğunlukla yapılanın aksine biz ırkçılığa maruz kalan göçmen, mülteci ve Alman kadınların sadece sorunları üzerine olan yaygın anlatıma karşı çıkarak kadın olarak işyerinde, toplumda ve devlet baskısına karşı sergilediğimiz farklı ve çok yönlü direniş biçimlerini göstermeyi amaçladık.

Büyük bir başarıydı! Konferans öncesinde, süresince ve sonrasında konferansa gösterilen tepkiler bizi fazlasıyla heyecanlandırdı ve bize ilham verdi. Konferansın her bir gününde biraraya gelen 250 kadın, Almanya’daki direnişleri ve siyasi mücadeleleriyle ilgili deneyimlerini paylaştı ve Doğu, Batı ve birleşik Almanya’daki farklı nesillerden kadınlar birbirlerinin tarihlerini öğrendi. Ayıca bu kadınlar birbirlerini tanımaya başladılar ve dil engeline rağmen Almanca, İngilizce, Arapça, Farsça, Türkçe ve Vietnamca olmak üzere altı dile ardıl çeviri sayesinde birbirleriyle ağ kurdular. Açıklık ve dayanışma atmosferi vardı, bu sayede hem konuşmacılar hem de katılımcılar kişisel deneyimleri hakkında özgürce konuşabildiler.

Katılımcılardan gelen geri bildirimler, böyle bir etkinliğin çok gerekli olduğunu ve sürekli deneyim paylaşımı, politik eylem ve ağ kurma yönünde güçlü bir istek olduğunu gösterdi. Konferansı bir başlangıç noktası olarak görüyoruz ve bir sonraki adımı dört gözle bekliyoruz …

KONFERANS FOTOĞRAFLARI | 2. GÜN

]]>
1990’LI YILLARDAN GÜNÜMÜZE ALMANYA’DA IRKÇILIK VE IRKÇI ŞİDDET https://iwspace.de/2018/06/p4-tr-1990li-yillardan-guenuemueze-almanyada-irkcilik-ve-irkci-siddet/ Thu, 28 Jun 2018 10:42:07 +0000 http://iwspace.de/?p=66467

1990’LI YILLARDAN GÜNÜMÜZE ALMANYA’DA IRKÇILIK VE IRKÇI ŞİDDET

KONFERANS | ALMANYA'YA GELDİĞİMDE | EKİM 2017 | BERLIN

KONFERANSALMANYA'YA GELDİĞİMDEEKİM 2017 | BERLIN

Almanya’nın birleşmesinden sonra 1990’lı yılların başında göçmenlere yönelik yeni bir ırkçı saldırı dalgası başladı. 2000’li yılların başında Neonazi terör grubu NSU insanları öldürdü. Bunu izleyen yıllarda yabancı olarak görülen insanlara karşı ırkçı saldırılarda artış yaşandı. Bunların karşısında direnişler oluştu. Kampanyalar yürütüldü, inisiyatifler kuruldu ve eylemler yapıldı. Yakın dönemde düzenlenen “Ban Racial Profiling” kampanyası ve Köln’de gerçekleşen NSU-Tribünal bunlara örnektir.

PANEL FOTOĞRAFLARI

KONUŞMACILAR & MODERATÖRLER

Konuşmacılar ve moderatörler hakkında Almanca ve İngilizce olarak hazırlanmış bilgiye ulaşabilirsiniz:

Aurora Rodonò ist freie Kulturschaffende/Dozentin (Uni Köln). Sie beschäftigt sich seit vielen Jahren als Aktivistin, Kulturschaffende und Forscherin mit der Geschichte der italienischen Gastarbeiter*innen und dem italienischen Migrationskino. Derzeit ist sie als wissenschaftliche Mitarbeiterin an der Universität zu Köln beschäftigt und ist darüber hinaus als freie Kulturschaffende und Filmdramaturgin tätig. 2003 bis 2006 war sie beim Ausstellungsprojekt „Projekt Migration“ beteiligt. Im Mai 2017 war sie beim Tribunal „NSU-Komplex auflösen“ in Köln aktiv, wo die Kämpfe gegen Rassismus seit der Gastarbeitszeit bis heute zusammen gebracht wurden. kunst.uni-koeln.de

Aurora Rodonò, creative artist freelancer & lecturer (Uni Köln). For many years she has addressed the history of Italian guest workers and Italian migration cinema in her work as an activist, creative artist and researcher. Currently she is working as a research associate at the university of Cologne and as a freelance creative artist and film director. From 2003 to 2006 she participated in the exhibition project „Project Migration“. In May 2017 she was active in the „Dismantling NSU complex“ tribunal in Cologne, where struggles against racism from the guest worker period until today were brought together. kunst.uni-koeln.de

Ayşe Güleç studierte Sozialpädagogik an der Universität Kassel und begann ab 1998 im Kulturzentrum Schlachthof im Bereich Migration und (inter-)kulturelle Bildung zu arbeiten. Sie entwickelte den documenta 12 Beirat und war in Folge dessen die Sprecherin. Sie wurde Mitglied der Maybe Education Gruppe der dOCUMENTA (13) und bildete einen Teil der Kunstervermittler*innen aus. Sie arbeitete als Community Liaison im Artistic director office der documenta 14. Als Aktivistin engagiert sie sich in selbstorganisierten Initiativen im Bereich Migration, Postkolonialismus und Anti-Rassismus wie z.B. in der Initiative 6. April und dem Tribunal „NSU-Komplex auflösen“.

Ayşe Güleç studied social pedagogy at the University of Kassel and started working from 1998 at the Kulturzentrum Schlachthof (Stockyard Cultural Center) in the area of migration and (inter-)cultural education. She developed the advisory board of documenta 12 and was henceforth its spokesperson. She became member of the Maybe Education group of documenta 13 and trained part of its team of cultural mediators. She worked as the Community Liaison in the artistic direction office of the documenta 14. As an activist she is very involved with self-organized initiatives in the area of migration, post-colonialism and anti-racism e.g. initiative 6th April and the tribunal dissolving NSU complex.

B a f t a lebt in Berlin und studiert Sozialwissenschaften im Master. Sie ist Mitglied im Vorstand der Initiative Schwarze Menschen in Deutschland (ISD Bund). Sie beschäftigt sich schwerpunktmäßig mit Marxistischer Gesellschaftstheorie, (Anti-)Rassismus und Migrationspolitik.

B a f t a lives in Berlin and is studying towards a Masters in Social Sciences. She is a member of the board of the Initiative of Black People in Germany (ISD federation). She predominantly addresses marxist theories of society, (anti) racism and migration politics.

Peggy Piesche, geboren und aufgewachsen in der DDR, ist eine Schwarze deutsche Literatur- und Kulturwissenschaftlerin und transkulturelle Trainerin für kritische Weißseinsreflexion in Wissenschaft, Politik und Gesellschaft. Seit 1990 ist sie in der Schwarzen (deutschen) Bewegung aktiv und Mitfrau bei ADEFRA e.V. (Schwarze Frauen in Deutschland) und seit 2016 executive board member von ASWAD (Association for the Study of the Worldwide African Diaspora). Ihre Forschungs- und Lehrtätigkeit liegt in den Feldern von Diaspora und Translokalität, Performativität von Erinnerungskulturen (Spatiality and Coloniality of Memories) sowie Black Feminist Studies und Critical Race und Whiteness Studies.

Peggy Piesche, born and raised in the GDR, is a Black German litarary and cultural scientist and transcultural trainer for critical whiteness reflection in academia, politics and society. She has been part of the Black (German) movement and a co-woman of ADEFRA e.V. (Black Women in Germany) since 1990, and an executive board member of ASWAD (Association for the Study of the Worldwide African Diaspora) since 2016. Her research and teaching focus on the fields of Diaspora and Transcoloniality, Spatiality and Coloniality of Memories as well as Black Feminist Studies and Critical Race and Whiteness Studies.

Ceren Türkmen (geb. 1980 in Duisburg) ist wissenschaftliche Mitarbeiterin am Institut für Soziologie der Justus-Liebig-Universität in Gießen. Sie ist Soziologin und arbeitet, schreibt und doziert zur Geschichte der Arbeitsmigration in Deutschland, (historischer) Rassismus- und politische Migrationsforschung, Neomarxismus & Postkoloniale Kritik, Stadtsoziologie und Kapitalismusforschung. Seit Mitte der 1990er Jahre ist sie aktiv in MSOs und in der NSB. Sie ist Mitglied im politischen Sound-Art-Kollektiv Ultra-red. www.uni-giessen.de

Ceren Türkmen (born 1980 in Duisburg), is research associate at the Institute of Sociology at Justus-Liebig University in Gießen. She is a sociologist and works, writes and teaches on the history of labour migration in/to Germany, (historical) racism and political migration research, neomarxism & postcolonial criticism, urban sociology and research on capitalism. Since mid-1990s she is active in MSOs and is an NSB-member in the political sound-art-collective Ultra-red. www.uni-giessen.de

PANELİSTLERİN GÖRÜNTÜLERİ

ÜBER DIE KONFERENZALMANYA'YA GELDİĞİMDE

International Women Space (IWS) Ekim 2017’de Berlin’de iki gün süren bir konferans düzenledi. Konferansta, misafir işçi olarak Batı Almanya’ya gelmiş kadınlar, Doğu Almanya’ya sözleşmeli işçi olarak gelmiş kadınlar, Almanya’nın birleşmesinden sonra gelmiş göçmen ve mülteci kadınlar ve ayrıca ırkçılığa uğramış Alman kadınlar altı panelden oluşan tartışmalarda deneyimlerini paylaştılar.

Katılımcılar, Almanya’ya geliş öykülerini, kadın olarak bu ülkedeki çalışma ve yaşam koşulları ile politik örgütlenme hakkındaki deneyimlerini paylaştılar. Bu deneyimlerin anlatılmasıyla farklı kuşaklardan göçmen kadınlara dair bilgiyi bir araya getirmeyi, karşılaştırmayı ve tarihsel bağlamda değerlendirmeyi amaçladık. Kadınlar olarak bizler, kişisel ve ortak deneyimlerimizi birbirimizle paylaşabileceğimiz bir alan istiyoruz. Ayrıca, ırkçılık, cinsiyetçilik ve yabancı düşmanlığı nedeniyle sesleri çoğunlukla duyulmak istenmeyen göçmen kadınların birer kurban olarak gösterilmesine de itiraz ediyoruz.

Çoğunlukla yapılanın aksine biz ırkçılığa maruz kalan göçmen, mülteci ve Alman kadınların sadece sorunları üzerine olan yaygın anlatıma karşı çıkarak kadın olarak işyerinde, toplumda ve devlet baskısına karşı sergilediğimiz farklı ve çok yönlü direniş biçimlerini göstermeyi amaçladık.

Büyük bir başarıydı! Konferans öncesinde, süresince ve sonrasında konferansa gösterilen tepkiler bizi fazlasıyla heyecanlandırdı ve bize ilham verdi. Konferansın her bir gününde biraraya gelen 250 kadın, Almanya’daki direnişleri ve siyasi mücadeleleriyle ilgili deneyimlerini paylaştı ve Doğu, Batı ve birleşik Almanya’daki farklı nesillerden kadınlar birbirlerinin tarihlerini öğrendi. Ayıca bu kadınlar birbirlerini tanımaya başladılar ve dil engeline rağmen Almanca, İngilizce, Arapça, Farsça, Türkçe ve Vietnamca olmak üzere altı dile ardıl çeviri sayesinde birbirleriyle ağ kurdular. Açıklık ve dayanışma atmosferi vardı, bu sayede hem konuşmacılar hem de katılımcılar kişisel deneyimleri hakkında özgürce konuşabildiler.

Katılımcılardan gelen geri bildirimler, böyle bir etkinliğin çok gerekli olduğunu ve sürekli deneyim paylaşımı, politik eylem ve ağ kurma yönünde güçlü bir istek olduğunu gösterdi. Konferansı bir başlangıç noktası olarak görüyoruz ve bir sonraki adımı dört gözle bekliyoruz …

KONFERANS FOTOĞRAFLARI | 2. GÜN

]]>
BEKLEME ZAMANI https://iwspace.de/2018/06/p3-tr-bekleme-zamani/ Thu, 28 Jun 2018 09:40:42 +0000 http://iwspace.de/?p=66462

BEKLEME ZAMANI

BEKLEME ZAMANI

KONFERANS | ALMANYA'YA GELDİĞİMDE | EKİM 2017 | BERLIN

KONFERANSALMANYA'YA GELDİĞİMDEEKİM 2017 | BERLIN

Dört mülteci kadın Almanya’da sığınma sürecinde yaşadıkları deneyimleri, sürekli geri gönderilme tehdidi ve direniş ve örgütlenme gücü hakkında konuşacaklar.

PANEL FOTOĞRAFLARI

KONUŞMACILAR & MODERATÖRLER

Konuşmacılar ve moderatörler hakkında Almanca ve İngilizce olarak hazırlanmış bilgiye ulaşabilirsiniz:

Doris Messa ist vor sechs Jahren nach Deutschland geflüchtet und seitdem von Abschiebung bedroht. Bereits zwei Male konnte sie sich erfolgreich gegen eine anstehende Abschiebung wehren. Im September 2016 wurde sie mitten in der Nacht gewaltsam aus einer Flüchtlingsunterkunft abtransportiert und zum Flughafen gebracht. Diese Zwangsabschiebung wurde verhindert, weil der Pilot des Flugzeugs sich weigerte, sie in ihrem Zustand mitzunehmen. Doris hat sich mit anderen Frauen in ähnlichen Situationen zusammengeschlossen und ist Aktivistin im International Womenspace.

Doris Messa fled to Germany 6 years ago and has been under threat of deportation ever since. She has already successfully defended herself against two deportation attempts. In the middle of the night in September 2016 she was violently removed from her refugee accommodation and brought to the airport. This forced deportation was prevented because the pilot of the airplane refused to take Doris in her condition. Doris decided to join forces with other women in similar situations and became an activist in International Womenspace.

Ivanka Sinani, 42 Jahre, kommt aus Serbien und ist eine Roma-Aktivistin. Sie ist Mutter von drei Kindern und lebt in Münster. 1995 bis 2003 wohnte sie als Flüchtling in Deutschland und musste 2003 Deutschland „freiwillig“ verlassen. Heute arbeitet sie mit Jugendlichen zum Thema Diskriminierung von Roma und Flüchtlingen.

Ivanka Sinani, 42, is a Roma activist from Serbia. She is a mother of three children and lives in Münster. From 1995 to 2003 she lived in Germany as a refugee but had to leave Germany „voluntarily“ in 2003. Today she works with youth on the topic of discrimination against Roma and refugees.

Jacqueline Maffo ist Mitbegründerin von Women in Exile e.V. und Interkulturelle Frauengruppe in Potsdam. Jacqueline kommt aus Kamerun und wohnt seit 1995 in Potsdam. Zusammen mit fünf Frauen hat sie den Verein Women in Exile e.V. gegründet. Als Vertretung für die Frauen in Potsdam hat sie viele Veranstaltungen und Demonstrationen organisiert und dafür mobilisiert. Vor sechs Jahren hat sie die „Interkulturelle Frauengruppe“ in Potsdam gegründet. Ihnen ist es wichtig, dass auch Frauen mit Kindern sich treffen und organisieren, ihre Probleme lösen und sich gegenseitig unterstützen. Es geht darum, dass auch die Kinder zusammenkommen, ihre Kultur kennenlernen und miteinander teilen. Jacquelines Ziel ist es, dass jede Frau sich traut frei zu sprechen, frei zu sein, ihre Meinung zu sagen und ein wichtiger Teil der Gesellschaft zu sein.

Jacqueline Maffo is a co-founder of Women in Exile e.V. and the Intercultural Women’s Group in Potsdam. Jacqueline is from Cameroon and has lived in Potsdam since 1995. Together with five other women she founded the association Women in Exile e.V. As a representative of the women in Potsdam, she has organised and mobilized for many events and demonstrations. Six years ago she founded the „Interkulturelle Frauengruppe“ (Intercultural Women’s Group) in Potsdam. For the members of this group it is important that women with children can come together to organise, solve their problems and support one other. The group is also intended for the children to get to know each other and their cultures, and to learn to share with one another. Jacqueline’s aim is that every women feels encouraged to speak, to be free, to state her opinion and to be an important part of society.

Masture Hares kam 2010 nach Deutschland und wurde noch im gleichen Jahr als Flüchtling anerkannt. In Afghanistan hat sie als Journalistin und politische Aktivistin in Frauenorganisationen gegen frühzeitliche Ehe und Zwangsehe/Zwangsheirat gekämpft. Sie hat eng mit Malalai Joya, der ehemaligen Abgeordneten der Nationalversammlung Afghanistans, zusammengearbeitet. Aufgrund ihrer Beteiligung an Frauenrechtskämpfen wurde sie durch Warlords heftig verfolgt und musste aus dem Land fliehen.

Masture Hares came to Germany in 2010 and in the same year was granted asylum. In Afghanistan, she has worked as a journalist as well as a political activist in different women’s organizations fighting against forced and early marriage. She has worked closely with Malalai Joya, the former Parliamentarian for the National Assembly of Afghanistan. Because of her involvement in the women’s rights struggle, she was heavily persecuted by Warlords and had to flee the country.

Asma-Esmeralda Abd’Allah-Álvarez Ramírez ist eine schwarze, queere, transkulturelle Aktivistin. Als gebürtige Kubanerin kam sie im Alter von sechs Jahren mit ihren Eltern nach Deutschland. Sie hat unter anderem als Übersetzerin und Kunstvermittlerin gearbeitet. Zuletzt war sie als Beraterin im Flüchtlingsbüro des Kargah e.V. tätig. Sie ist aktiv in der Initiative Schwarzer Menschen in Deutschland (ISD) und bei Radio Flora.

Asma-Esmeralda Abd’Allah-Álvarez Ramírez is a black, queer, transcultural activist. As a native Cuban she arrived with her parents in Germany at the age of six. Among other things, she has worked as a translator and cultural mediator. Most recently, she worked as a counsellor at the refugee office of Kargah e.V. She is active in the Initiative of Black people in Germany (ISD) and at Radio Flora.

PANELİSTLERİN GÖRÜNTÜLERİ

ÜBER DIE KONFERENZALMANYA'YA GELDİĞİMDE

International Women Space (IWS) Ekim 2017’de Berlin’de iki gün süren bir konferans düzenledi. Konferansta, misafir işçi olarak Batı Almanya’ya gelmiş kadınlar, Doğu Almanya’ya sözleşmeli işçi olarak gelmiş kadınlar, Almanya’nın birleşmesinden sonra gelmiş göçmen ve mülteci kadınlar ve ayrıca ırkçılığa uğramış Alman kadınlar altı panelden oluşan tartışmalarda deneyimlerini paylaştılar.

Katılımcılar, Almanya’ya geliş öykülerini, kadın olarak bu ülkedeki çalışma ve yaşam koşulları ile politik örgütlenme hakkındaki deneyimlerini paylaştılar. Bu deneyimlerin anlatılmasıyla farklı kuşaklardan göçmen kadınlara dair bilgiyi bir araya getirmeyi, karşılaştırmayı ve tarihsel bağlamda değerlendirmeyi amaçladık. Kadınlar olarak bizler, kişisel ve ortak deneyimlerimizi birbirimizle paylaşabileceğimiz bir alan istiyoruz. Ayrıca, ırkçılık, cinsiyetçilik ve yabancı düşmanlığı nedeniyle sesleri çoğunlukla duyulmak istenmeyen göçmen kadınların birer kurban olarak gösterilmesine de itiraz ediyoruz.

Çoğunlukla yapılanın aksine biz ırkçılığa maruz kalan göçmen, mülteci ve Alman kadınların sadece sorunları üzerine olan yaygın anlatıma karşı çıkarak kadın olarak işyerinde, toplumda ve devlet baskısına karşı sergilediğimiz farklı ve çok yönlü direniş biçimlerini göstermeyi amaçladık.

Büyük bir başarıydı! Konferans öncesinde, süresince ve sonrasında konferansa gösterilen tepkiler bizi fazlasıyla heyecanlandırdı ve bize ilham verdi. Konferansın her bir gününde biraraya gelen 250 kadın, Almanya’daki direnişleri ve siyasi mücadeleleriyle ilgili deneyimlerini paylaştı ve Doğu, Batı ve birleşik Almanya’daki farklı nesillerden kadınlar birbirlerinin tarihlerini öğrendi. Ayıca bu kadınlar birbirlerini tanımaya başladılar ve dil engeline rağmen Almanca, İngilizce, Arapça, Farsça, Türkçe ve Vietnamca olmak üzere altı dile ardıl çeviri sayesinde birbirleriyle ağ kurdular. Açıklık ve dayanışma atmosferi vardı, bu sayede hem konuşmacılar hem de katılımcılar kişisel deneyimleri hakkında özgürce konuşabildiler.

Katılımcılardan gelen geri bildirimler, böyle bir etkinliğin çok gerekli olduğunu ve sürekli deneyim paylaşımı, politik eylem ve ağ kurma yönünde güçlü bir istek olduğunu gösterdi. Konferansı bir başlangıç noktası olarak görüyoruz ve bir sonraki adımı dört gözle bekliyoruz …

KONFERANS FOTOĞRAFLARI | 1. GÜN

]]>
DOĞU VE BATI ALMANYA’DA MÜLTECİ KADINLAR https://iwspace.de/2018/06/p2-tr-dogu-ve-bati-almanyada-muelteci-kadinlar/ Thu, 28 Jun 2018 08:39:32 +0000 http://iwspace.de/?p=66457

DOĞU VE BATI ALMANYA’DA MÜLTECİ KADINLAR

DOĞU VE BATI ALMANYA’DA MÜLTECİ KADINLAR

KONFERANS | ALMANYA'YA GELDİĞİMDE | EKİM 2017 | BERLIN

KONFERANSALMANYA'YA GELDİĞİMDEEKİM 2017 | BERLIN

Doğu ve Batı Almanya’da sığınma başvuru süreci, eğitime, çalışma yaşamına, konut ve barınaklara, sağlık hizmetlerine erişim süreci ve çevre ve toplumla etkileşim. Kadınlar kendileri mi örgütle(n)di?

PANEL FOTOĞRAFLARI

KONUŞMACILAR & MODERATÖRLER

Konuşmacılar ve moderatörler hakkında Almanca ve İngilizce olarak hazırlanmış bilgiye ulaşabilirsiniz:

Nancy Larenas, Jahrgang 1943, geboren in Valdivia, Chile, seit 1973 im politischen Exil in der BRD. Sie besuchte die katholische Sekundarschule in Valparaíso und studierte Architektur an der Universidad Chile in Valparaíso. Ab 1970 war sie Mitglied der politischen Volksfront Unidad Popular, die den chilenischen Präsidenten Salvador Allende unterstützte. Nach dem Militärputsch am 11. September 1973 flüchtete sie in die BRD. Ab 1976 ging sie in die DDR, wo sie an der Hochschule für Architektur und Bauwesen studierte und promovierte. Sie arbeitete für das Wohnungsbaukombinat Magdeburg und für den Stadtbaubetrieb Jena. Seit 1990 arbeitete sie in Projekten der Bauforschung und der Denkmalpflege. Aktuell ist sie Vorsitzende der Chile-Freundschaftsgesellschaft Salvador Allende e.V. in Berlin.

Nancy Larenas was born in Valdivia, Chile in 1943 and has lived in political exile in Germany since 1973. She went to a catholic secondary school in Valparaíso and studied architecture at the Universidad Chile in Valparaíso. From 1970 she was a member of the Political Popular Front which supported the Chilean president Salvador Allende. After the military coup on the 11th September 1973 she fled to former West Germany. In 1976 she went to the GDR to study and complete her doctorate at the University for Architecture and Construction. She worked for the Wohungsbaukombinat (a nationally-owned housing construction enterprise) Magdeburg and the City Construction Management Jena. Since 1990 she has worked in the fields of construction research and cultural heritage preservation. Currently she is chairwomen of the Chile- Friendship Society Salvador Allende e.V. in Berlin.

Saideh Saadat-Lendle, Jahrgang 1958, ging im Iran in den Untergrund und beantragte 1985 politisches Asyl in Deutschland. Heute leitet sie den Antidiskriminierungs- und Antigewaltbereich der Lesbenberatung Berlin e.V. – LesMigraS, eines der wenigen Lesben-, Bi- und Trans*Projekte bundesweit, das sich speziell an lesbische, bisexuelle und Trans* Migrantinnen und Schwarze Lesben, Bisexuelle und Trans* wendet. Sie ist Psychologin, Diversity-Trainerin und freiberufliche Dozentin zu den Schwerpunkten Mehrfachdiskriminierung, Rassismus, Geschlecht/Gender, sexuelle Lebensweisen, interkulturelle Kompetenzen sowie Sprache und Diskriminierung.

Born in 1958, Saideh Saadat-Lendle went underground in Iran and applied for asylum in Germany in 1985. Today she is in charge of the antidiscrimination and anti-violence work of the Lesbenberatung Berlin e.V. – LesMigraS, one of the few lesbian-, bi-, and trans* projects that is especially directed to lesbian, bisexual and trans* migrant women and black lesbians, bisexual and trans*. She is a psychologist, diversity trainer and freelance lecturer with a focus on multıple discrimination, racism, gender, sexuality, intercultural competences and language and discrimination.

Maria do Mar Castro Varela, Jahrgang 1964, wurde in La Coruña im spanischen Galicien geboren und kam mit drei Jahren nach Köln. Sie ist promovierte Politologin und Professorin für Allgemeine Pädagogik und Soziale Arbeit an der Alice-Salomon-Hochschule in Berlin-Hellersdorf. Sie beschäftigt sich mit Themen wie Rassismus, Postkolonialer Theorie, Geschlecht und Queerness. www.ash-berlin.eu

María do Mar Castro Varela was born in La Coruña in spanish Galicia in 1964 and came to Cologne when she was three years old. She has a doctorate in Political Science and is a professor in Educational Science and Social Work at the Alice-Salomon-University in Berlin-Hellersdorf. She addresses topics like racism, postcolonial theory, gender and queerness. www.ash-berlin.eu

PANELİSTLERİN GÖRÜNTÜLERİ

ÜBER DIE KONFERENZALMANYA'YA GELDİĞİMDE

International Women Space (IWS) Ekim 2017’de Berlin’de iki gün süren bir konferans düzenledi. Konferansta, misafir işçi olarak Batı Almanya’ya gelmiş kadınlar, Doğu Almanya’ya sözleşmeli işçi olarak gelmiş kadınlar, Almanya’nın birleşmesinden sonra gelmiş göçmen ve mülteci kadınlar ve ayrıca ırkçılığa uğramış Alman kadınlar altı panelden oluşan tartışmalarda deneyimlerini paylaştılar.

Katılımcılar, Almanya’ya geliş öykülerini, kadın olarak bu ülkedeki çalışma ve yaşam koşulları ile politik örgütlenme hakkındaki deneyimlerini paylaştılar. Bu deneyimlerin anlatılmasıyla farklı kuşaklardan göçmen kadınlara dair bilgiyi bir araya getirmeyi, karşılaştırmayı ve tarihsel bağlamda değerlendirmeyi amaçladık. Kadınlar olarak bizler, kişisel ve ortak deneyimlerimizi birbirimizle paylaşabileceğimiz bir alan istiyoruz. Ayrıca, ırkçılık, cinsiyetçilik ve yabancı düşmanlığı nedeniyle sesleri çoğunlukla duyulmak istenmeyen göçmen kadınların birer kurban olarak gösterilmesine de itiraz ediyoruz.

Çoğunlukla yapılanın aksine biz ırkçılığa maruz kalan göçmen, mülteci ve Alman kadınların sadece sorunları üzerine olan yaygın anlatıma karşı çıkarak kadın olarak işyerinde, toplumda ve devlet baskısına karşı sergilediğimiz farklı ve çok yönlü direniş biçimlerini göstermeyi amaçladık.

Büyük bir başarıydı! Konferans öncesinde, süresince ve sonrasında konferansa gösterilen tepkiler bizi fazlasıyla heyecanlandırdı ve bize ilham verdi. Konferansın her bir gününde biraraya gelen 250 kadın, Almanya’daki direnişleri ve siyasi mücadeleleriyle ilgili deneyimlerini paylaştı ve Doğu, Batı ve birleşik Almanya’daki farklı nesillerden kadınlar birbirlerinin tarihlerini öğrendi. Ayıca bu kadınlar birbirlerini tanımaya başladılar ve dil engeline rağmen Almanca, İngilizce, Arapça, Farsça, Türkçe ve Vietnamca olmak üzere altı dile ardıl çeviri sayesinde birbirleriyle ağ kurdular. Açıklık ve dayanışma atmosferi vardı, bu sayede hem konuşmacılar hem de katılımcılar kişisel deneyimleri hakkında özgürce konuşabildiler.

Katılımcılardan gelen geri bildirimler, böyle bir etkinliğin çok gerekli olduğunu ve sürekli deneyim paylaşımı, politik eylem ve ağ kurma yönünde güçlü bir istek olduğunu gösterdi. Konferansı bir başlangıç noktası olarak görüyoruz ve bir sonraki adımı dört gözle bekliyoruz …

KONFERANS FOTOĞRAFLARI | 1. GÜN

]]>
BATI ALMANYA’DA MİSAFİR İŞÇİLER VE DOĞU ALMANYA’DA SÖZLEŞMELİ İŞÇİLER https://iwspace.de/2018/06/tr-p1-bati-almanyada-misafir-isciler-ve-dogu-almanyada-soezlesmeli-isciler/ Thu, 28 Jun 2018 07:16:49 +0000 http://iwspace.de/?p=66364

BATI ALMANYA’DA MİSAFİR İŞÇİLER VE DOĞU ALMANYA’DA SÖZLEŞMELİ İŞÇİLER

BATI ALMANYA’DA MİSAFİR İŞÇİLER VE DOĞU ALMANYA’DA SÖZLEŞMELİ İŞÇİLER

KONFERANS | ALMANYA'YA GELDİĞİMDE | EKİM 2017 | BERLIN

KONFERANSALMANYA'YA GELDİĞİMDEEKİM 2017 | BERLIN

Savaş sonrası Almanya’nın tarihi, göçmen işçilerin rolüne bakılmaksızın anlatılamaz ve anlaşılamaz. Almanya’ya misafir ve sözleşmeli işçi olarak gelen göçmen kadınlar, Almanya’ya gelişlerini ve burada verdikleri yaşam mücadelesini, deneyimlerini ve kendi örgütlenme biçimlerini anlatacaklar.

PANEL FOTOĞRAFLARI

KONUŞMACILAR & MODERATÖRLER

Konuşmacılar ve moderatörler hakkında Almanca ve İngilizce olarak hazırlanmış bilgiye ulaşabilirsiniz:

Figen Izgin wurde 1965 in der Osttürkei, in Kars geboren. 1979, mit 14 Jahren, kam sie nach Berlin zu ihren Eltern. Nach der Oberschule war sie viele Jahre in der Metallindustrie beschäftigt. Dort war sie auch als Gewerkschaftsvertreterin aktiv. Später hat sie auf dem zweiten Bildungsweg eine Ausbildung absolviert und auch studiert. Seit vielen Jahren arbeitet sie als Dipl. Sozialpädagogin. Aktuell mit erwerbslosen Menschen aus verschiedenen Ländern. Als Frau, als Mutter und als Migrantin findet sie es sehr wichtig sich im Kampf gegen Rassismus, gegen soziale Unterdrückung und gegen Verdrängung zu beteiligen.

Figen Izgin, was born in Kars in Eastern Turkey in 1965. In 1979, at the age of fourteen, she came to Berlin to her parents. After secondary school she worked for many years in metal industry where she was active as a trade union representative. Later she had the opportunity to retrain and she finished an apprenticeship and studied. For many years she has been working as a certified social worker, currently with unemployed people from different countries. As a woman, as a mother and as a migrant she considers it extremely important to contribute to the struggle against racism, against social oppression and against exclusion.

Mai-Phuong Kollath wurde 1963 in Hanoi, Vietnam geboren und kam 1981 als Vertragsarbeiterin in die DDR. In der Anfangszeit lebte sie im Sonnenblumenhaus in Rostock-Lichtenhagen, das 1992 von einem rassistischen Mob angezündet wurde. Zu dieser Zeit lebte sie weiterhin in Rostock und wurde Zeitzeugin des Pogroms und der rassistischen Stimmung nach der Wiedervereinigung. Als Beraterin, Coach und Diversity-Trainerin unterstützt sie seit vielen Jahren verschiedene Organisationen, Vereine und Verbände in der interkulturellen Arbeit. Sie war stellvertretende Vorsitzende des Bundeszuwanderungs‐ und Integrationsrates, sowie Sprecherin des Netzwerks Migrantenorganisationen Mecklenburg-Vorpommern. www.maiphuong-kollath.de

Mai-Phuong Kollath was born in 1963 in Hanoi, Vietnam and came to East Germany in 1981 as a contract worker. During her early years in Germany she lived in the „Sonnenblumenhaus“ in Rostock-Lichtenhagen, which was set ablaze by a racist mob in 1992. She remained in Rostock for this period, bearing witness to the pogroms and the racist atmosphere of post-reunification Germany. As a counsellor, coach and diversity trainer she has supported various organisations, associations and unions in their intercultural work for many years. She was the deputy chairwoman of the Bundeszuwanderungs- und Integrationsrates, as well as a representative of the network of migrant organisations in Mecklenburg-Vorpommern. www.maiphuong-kollath.de

Aurora Rodonò ist freie Kulturschaffende/Dozentin (Uni Köln). Sie beschäftigt sich seit vielen Jahren als Aktivistin, Kulturschaffende und Forscherin mit der Geschichte der italienischen Gastarbeiter*innen und dem italienischen Migrationskino. Derzeit ist sie als wissenschaftliche Mitarbeiterin an der Universität zu Köln beschäftigt und ist darüber hinaus als freie Kulturschaffende und Filmdramaturgin tätig. 2003 bis 2006 war sie beim Ausstellungsprojekt „Projekt Migration“ beteiligt. Im Mai 2017 war sie beim Tribunal „NSU-Komplex auflösen“ in Köln aktiv, wo die Kämpfe gegen Rassismus seit der Gastarbeitszeit bis heute zusammen gebracht wurden. kunst.uni-koeln.de

Aurora Rodonò, creative artist freelancer & lecturer (Uni Köln). For many years she has addressed the history of Italian guest workers and Italian migration cinema in her work as an activist, creative artist and researcher. Currently she is working as a research associate at the university of Cologne and as a freelance creative artist and film director. From 2003 to 2006 she participated in the exhibition project „Project Migration“. In May 2017 she was active in the „Dismantling NSU complex“ tribunal in Cologne, where struggles against racism from the guest worker period until today were brought together. kunst.uni-koeln.de

PANELİSTLERİN GÖRÜNTÜLERİ

ÜBER DIE KONFERENZALMANYA'YA GELDİĞİMDE

International Women Space (IWS) Ekim 2017’de Berlin’de iki gün süren bir konferans düzenledi. Konferansta, misafir işçi olarak Batı Almanya’ya gelmiş kadınlar, Doğu Almanya’ya sözleşmeli işçi olarak gelmiş kadınlar, Almanya’nın birleşmesinden sonra gelmiş göçmen ve mülteci kadınlar ve ayrıca ırkçılığa uğramış Alman kadınlar altı panelden oluşan tartışmalarda deneyimlerini paylaştılar.

Katılımcılar, Almanya’ya geliş öykülerini, kadın olarak bu ülkedeki çalışma ve yaşam koşulları ile politik örgütlenme hakkındaki deneyimlerini paylaştılar. Bu deneyimlerin anlatılmasıyla farklı kuşaklardan göçmen kadınlara dair bilgiyi bir araya getirmeyi, karşılaştırmayı ve tarihsel bağlamda değerlendirmeyi amaçladık. Kadınlar olarak bizler, kişisel ve ortak deneyimlerimizi birbirimizle paylaşabileceğimiz bir alan istiyoruz. Ayrıca, ırkçılık, cinsiyetçilik ve yabancı düşmanlığı nedeniyle sesleri çoğunlukla duyulmak istenmeyen göçmen kadınların birer kurban olarak gösterilmesine de itiraz ediyoruz.

Çoğunlukla yapılanın aksine biz ırkçılığa maruz kalan göçmen, mülteci ve Alman kadınların sadece sorunları üzerine olan yaygın anlatıma karşı çıkarak kadın olarak işyerinde, toplumda ve devlet baskısına karşı sergilediğimiz farklı ve çok yönlü direniş biçimlerini göstermeyi amaçladık.

Büyük bir başarıydı! Konferans öncesinde, süresince ve sonrasında konferansa gösterilen tepkiler bizi fazlasıyla heyecanlandırdı ve bize ilham verdi. Konferansın her bir gününde biraraya gelen 250 kadın, Almanya’daki direnişleri ve siyasi mücadeleleriyle ilgili deneyimlerini paylaştı ve Doğu, Batı ve birleşik Almanya’daki farklı nesillerden kadınlar birbirlerinin tarihlerini öğrendi. Ayıca bu kadınlar birbirlerini tanımaya başladılar ve dil engeline rağmen Almanca, İngilizce, Arapça, Farsça, Türkçe ve Vietnamca olmak üzere altı dile ardıl çeviri sayesinde birbirleriyle ağ kurdular. Açıklık ve dayanışma atmosferi vardı, bu sayede hem konuşmacılar hem de katılımcılar kişisel deneyimleri hakkında özgürce konuşabildiler.

Katılımcılardan gelen geri bildirimler, böyle bir etkinliğin çok gerekli olduğunu ve sürekli deneyim paylaşımı, politik eylem ve ağ kurma yönünde güçlü bir istek olduğunu gösterdi. Konferansı bir başlangıç noktası olarak görüyoruz ve bir sonraki adımı dört gözle bekliyoruz …

KONFERANS FOTOĞRAFLARI | 1. GÜN

]]>